Yapı Malikinin Sorumluluğu

Yapı kavramı gündelik yaşantımızın her anında karşımıza çıkmaktadır. Zira, içinde yaşadığımız binalardan, çalışmaya gittiğimiz binalara veya bir işimizi halletmek için gittiğimiz kamu binalarına kadar bazı istisnalar dışında bütün bu binalar geniş anlamda yapı kavramının içerisine girmektedir. Bu doğrultuda, yapı kavramı ile yakından ilişkili bulunan yapı malikinin sorumluluğu hükümleri karşımıza çıkmaktadır. Aşağıda detaylı bir şekilde ele alınacağı üzere, “yapı malikinin sorumluluğu” hususu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 69.maddesinde düzenlenmektedir ve temelde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin” maliklerini “bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu tutmakla birlikte, herhangi bir kusur şartı öngörmeksizin “doğan zararı gidermekle” yükümlü tutmaktadır.

Sorumluluğun Niteliği

Yapı malikinin sorumluluğunun dayandığı esas, bir bina veya yapıdan en üst düzeyde yararlanan kimsenin binanın veya yapının yapılış bozukluğundan veya bakım eksikliğinden kaynaklanan zarardan sorumlu tutulmasıdır. Kanun koyucu yapı malikinin sorumluluğu çerçevesinde herhangi bir sorumluluk karinesi ve bu karinenin çürütülmesi imkanı öngörmüş değildir. Yapı malikinin sorumluluğu kapsamında öngörülen hükümlere bakıldığında ve bu sorumluluğun özellikleri değerlendirildiğinde yapı malikinin sorumluluğunun bir kusur aranmayan sorumluluk hali olduğu açıkça ortadadır.

Sorumluluğun Şartları

Yapı malikinin sorumluluğu şartlarının daha iyi anlaşılması için TBK m.69’un incelenmesi ve kısımlara ayrılması gerekmektedir. Buna göre ilgili maddenin lafzı şu şekildedir:

TBK m.69 – Yapı Malikinin Sorumluluğu

  1. Giderim Yükümlüğü

Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların doğan zararı gidermekle yükümlüdür.

İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.

Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.”

Görüldüğü üzere, bu sorumluluk hükmüne gidilebilmesi için bir “bina veya diğer yapı eseri” bulunmalı, bu bina veya diğer yapı eserinin “yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” bir zarar doğmalıdır. Ayrıca hüküm kapsamında sorumlu tutulabilecek kişiler ve ne yoldan sorumlu tutulabilecekleri farklılık göstermektedir. Zira, malik hem yapımdaki bozukluklardan hem de bakımdaki eksikliklerden doğan zarardan sorumlu tutulabilecek iken, intifa ve oturma hakkı sahipleri yalnızca bakımdaki eksikliklerden doğan zarardan malikle birlikte müteselsilen sorumlu tutulacaklardır. Bu doğrultuda hüküm kapsamında sorumlu tutulacak kişinin tespit edilmesi, bir zarar ortaya çıkması ve zararın binanın veya diğer yapının yapılışındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklikten kaynaklanmış olması hususları gereklilik arz etmektedir

Sorumluluğun Sonuçları

Yukarıda ele alınan şartlar gerçekleştikten sonra yapı malikinin sorumluluğu hükümlerine dayanarak her zarar gören sorumluluğuna gidilebilecek kişilerden zararının tazmin edilmesini talep edebilir. Bu noktada altı çizilmelidir ki, TBK m.69’da yer alan sorumluluk kusur aranmayan bir sorumluluk olduğu için tazminat davasının yöneltildiği kişinin kusursuzluğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulması mümkün olmadığı gibi kusurunun derecesi de bir önem arz etmez. Ancak tazminatın belirlenmesinde hal ve durumun icabına bakılarak bir durum değerlendirmesi yapılabilir.  Örneğin, zararın gerçekleşmesinde nedensellik bağını kesmeyecek ölçüde ama yine de zarar görenin kusuru söz konusu ise, TBK m.52/f.1 uyarınca tazminatta indirim sebebi olarak değerlendirilebilir. Bunun yanında TBK m.52/f.2 uyarınca tazminatın davalıyı yoksulluğa düşüreceği değerlendirmesi yapılıyorsa, tazminatta indirim söz konusu olabilecektir.  Son olarak, yapı malikinin sorumluluğunda da zamanaşımı TBK m.72 uyarınca zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl olacaktır. Ayrıca zarara sebep olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık üst süre öngörülmüş durumdadır. Buna göre herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımı söz konusu olacaktır.

Rücu

Yapı malikinin sorumluluğu kapsamında iki çeşit rücu imkanı söz konusudur. Bunlardan birincisi TBK m.69/f.2’de işlenen malik ve oturma veya intifa hakkı sahiplerinin bakım eksikliğinden müteselsil sorumlu olması sebebiyle iç ilişki kapsamında birbirlerine rücu etmeleri şeklindedir. İkinci rücu imkanı ise TBK m.69/f.3’te “Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.” şeklinde belirtilmiştir. Bu fıkrada “… sorumlu olan diğer kişiler” ifadesi kullanılırken, sözleşme ve kanun uyarınca binanın ve yapının yapılışındaki bozukluktan veya bakım eksikliğinden sorumlu olan kimseler işaret edilmiştir. Örneğin, yapı denetim kuruluşlarının, yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumlulukları söz konusudur.

Tedbirler

TBK m.70 uyarınca “Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilir.” denilmektedir. Bu madde kapsamındaki bir tehlike ile karşılaşan herkes bu tehlikenin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını TBK m.69 kapsamında sorumlu hak sahiplerinden talep edebilir. Bu yöndeki bir talebin reddedilmesi halinde, tehlikenin bertaraf edilmesi için dava açılması gündeme gelebilecektir. 

Sonuç

Çalışmanın giriş bölümünde de belirttiğimiz üzere, yapılar hayatımızın neredeyse her anını doldurmaktadır. Şüphesiz kanun koyucu da yapıların insanlar tarafından gündelik yaşantıda bu denli sık kullanılması karşısında birtakım düzenlemeler yapma gereği hissetmiştir. Yapı malikinin sorumluluğu incelendiğinde görülmüştür ki kanun koyucu bir yapıdan en üst derecede yararlanan malik sıfatındaki kişileri, bina ve diğer yapıdaki yapılış bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğacak zararlardan kusur aranmaksızın sorumlu tutmuştur. Buna ek olarak oturma hakkı ve intifa hakkı sahipleri de yararlanma derecelerinin yüksekliği göz önüne alınarak bina ve diğer yapıdaki bakım eksikliğinden malikle birlikte kusur aranmaksızın ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Buradaki önemli husus, TBK m.69 kapsamında sorumlu tutulan kişiler açısından herhangi bir kurtuluş beyinesi getirilmemiş olmasıdır. Görüldüğü üzere, kanun koyucu TBK m.69 kapsamında sorumlu tutulabilecek kimseleri yapılıştaki bozukluk veya bakım eksikliğinden herhangi bir zarar doğmaması adına en üst derecede özeni göstermeye sevk etmektedir. TBK m.69 kapsamında diğer bir önemli husus ise bu sorumluluğun süre ile sınırlı olmamasıdır. Zira, kişinin malik, oturma hakkı sahibi ve intifa hakkı sahibi sıfatı devam ettikçe bu sorumluluk devam edecektir.

tr_TRTurkish