Limited Şirketlerde Temsil ve Yetkisiz Temsil

Ticari hayatta faaliyet gösteren ticaret şirketlerinin %80’inden fazlası limited şirket olarak örgütlenmektedir. Bu sebeple ticari faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilerin sık bir şekilde limited şirketlerle ticari ilişki içerisine girebileceği söylenebilecektir. Limited şirketler işlemlerini temsilcileri eliyle yürüttüğünden, limited şirketlerde temsilin nasıl gerçekleştiğinin ve yetkisiz temsil hallerinde ortaya çıkacak sonuçların bilinmesi önem arz etmektedir. Bu yazıda da önce limited şirketlerde temsilin nasıl gerçekleştiği ele alınacak olup daha sonra yetkisiz temsil durumu ele alınacaktır.

Limited Şirketlerde Temsil

Limited şirketlerde temsil hususu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK” olarak anılacaktır) 623 – 630. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre limited şirketlerde yönetim ve temsil müdürler aracılığı ile yürütülmektedir. Yönetim ve temsilde tek bir müdür olabileceği gibi birden fazla müdür olması da mümkündür. Birden fazla müdür olması halinde müdürler kurulu oluşarak genel kurul tarafından bir müdür, müdürler kurulu başkanı olarak atanacaktır. Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler. Müdürler yetkili oldukları işlemleri yürütürken, özen, bağlılık, rekabet yasağı ve eşit işlemde bulunma temel yükümlülüklerine uymak zorundadırlar.

TTK’nın 629.maddesine göre müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. Bu doğrultuda, müdürler kurulunun temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir kararının noterce onaylanmış suretinin ticaret sicili tarafından tescili ve ilanı ile şirket adına imzaya yetkili kişiler belirlenir. Şirketin temsili, şirket adına imzaya yetkili kişilerin şirket unvanı altına imza atmaları şeklinde gerçekleştirilir. Bu noktada, limited şirket ana sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya müdürler kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere müdürler kuruluna aittir.

Müdür veya müdürlerin genel kurul tarafından görevden alınması, yönetim haklarının ve temsil yetkilerinin sınırlanması mümkündür. Bunun yanında her ortak haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeye başvurmak suretiyle müdürlerin temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını talep edebilecektir. TTK hükmüne göre müdürün özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul edilecektir.

Görüldüğü üzere, bir limited şirket ile ticari ilişkiye giren bir kimsenin şirketin yetkili temsilcisi ile muhatap olup olmadığını anlaması için klasik yöntem olan imza sirküleri talep etmenin yanı sıra, Ticaret Sicil Gazetesi’nden temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir kararı bulması yeterli olacaktır. Ticaret Sicil Gazetesi ise herkesin erişimine açık olup Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin websitesi üzerinden üyelik oluşturmak suretiyle veya e-devlet aracılığı ile erişim mümkündür.

Limited Şirketlerde Yetkisiz Temsil

Limited şirketlerde yetkisiz temsil hallerine ilişkin olarak başlıca Türk Borçlar Kanunu’nun 41, 46 ve 47. maddelerine başvurulmaktadır. Bu kapsamda 46. ve 47. maddeler “Yetkisiz Temsil” başlığı altında düzenlenmiş olup yetkisiz temsilcinin temsil ettiği kişinin icazet verip vermemesine göre farklı sonuçlar öngörülmüştür. Ayrıca, yetkisiz temsile ilişkin olarak içtihat ve doktrin eliyle “hukuki görünüşe güven” ilkesi de uygulanmaktadır. Bu kavramlar aşağıda detaylı bir şekilde incelenecektir.

Öncelikle, işlem sırasında yetkisiz temsilcinin yetkili olduğuna dair bir görüntü oluşturmuş olması ve yetkisiz temsilci ile işlem yapan kişinin işlem anında yetkisizlik durumunu bilmemesi veya bilebilecek durumda olmaması gerekmektedir. Bu doğrultuda, yetkisiz temsilci ile işlemi yapan kişi sonradan yetkisizlik durumunu öğrenmesiyle Borçlar Kanunu’nun 46. ve 47.maddelerine başvurabilecektir.

Borçlar Kanunu’nun 46. maddesine göre yetkisiz temsilcinin yaptığı işlem askıda hükümsüz olup hüküm ifade etmesi ancak temsil olunanın vereceği icazete bağlıdır. Kanunu’nun lafzından anlaşılmaktadır ki, yetkisiz temsilci ile yapılan işlem onay verilip verilmemesi anına kadar temsil olunanı bağlamazken, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaya devam etmektedir.  Bu sebeple de temsil olunandan onay istenmeli, verilmediği takdirde ise Borçlar Kanunu’nun 47. maddesine başvurulmalıdır.

Borçlar Kanunu’nun 47. maddesinde özetle, temsil olunanın açık veya örtülü olarak işlemi onamaması halinde işlemin geçersiz olacağından bahsedilmektedir. Bu kapsamda sözleşmenin geçersizliği sebebi ile doğan zararlar ve hakkaniyet gerektiriyorsa diğer zararlar yetkisiz temsilciden talep edilebilir, ancak bu talepte bulunabilmek için yetkisiz temsilci ile işlem yapan tarafın yetkisizlik durumunu işlem anında bilmiyor olması veya bilebilecek durumda olmaması beklenmektedir.

Ancak, yukarıda belirtildiği üzere, müdürler kurulunun temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir kararının noterce onaylanmış suretinin ticaret sicili tarafından tescili ve ilanı ile şirket adına imzaya yetkili kişiler belirlendiğinden ve ticaret sicili aleni olup kimse buradaki kayıtları bilmediğini iddia edemeyeceğinden, “yetkisiz temsilci ile işlem yapan tarafın yetkisizlik durumunu işlem anında bilmiyor olması veya bilebilecek durumda olmaması” şartı sağlanamayacaktır. Bu sebeple Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerine başvurulması mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan, basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü kapsamında, tacirlerden ticari ilişkide muhatap olduğu kişinin yetki durumunu olabilecek en üst düzeyde sorgulaması bekleneceğinden, bir tacirin yetkisiz temsil sebebiyle gördüğü zararları yetkisiz temsilciden Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi kapsamında talep etmesi mümkün olmayacaktır.

Yalnızca TTK’nın 678.maddesine göre “Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.” denilmek suretiyle, poliçeye ilişkin hükümler diğer kambiyo senetleri için de uygulandığından, poliçe, bono ve çek üzerine imzasını koyan yetkisiz temsilci bizzat sorumlu olacaktır. Bu hallerde kambiyo senedine ilişkin haklar “yetkisiz temsilci ile işlem yapan tarafın yetkisizlik durumunu işlem anında bilmiyor olması veya bilebilecek durumda olmaması” şartı aranmaksızın yetkisiz temsilci üzerinde kullanılabilecektir.

Sonuç

Belirtilmelidir ki, ticaret şirketlerinde temsil hususu TTK tarafından ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Limited şirketlerde olduğu gibi diğer tüm ticaret şirketlerinde temsilcinin kim olduğu ve yetkisinin kapsamı gibi temsil şekillerini gösteren hususlarda alınan kararlar ticaret sicili tarafından tescil edilmekte ve ardından Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmektedir. Diğer taraftan, ticaret sicili alenidir ve kimse buradaki kayıtları bilmediğini iddia edememektedir. Bu sebeple, “yetkisiz temsil” nedeniyle zarara uğradığını iddia eden bir kişinin TBK’nın ilgili hükümlerine dayanarak tazminat talep etmesi mümkün gözükmemektedir. Zira, yetkisiz temsilciden tazminat talep edilebilmesi için bulunması gereken “yetkisizlik durumunu bilmeme veya bilebilecek durumda olmama” şartı sağlanamamaktadır. Bu sebeple, ticari ilişkiye girilen kişinin yetkili temsilci olup olmadığının ticaret sicilden veya Ticaret Sicil Gazetesi’nden kontrol edilmesinde veya imza sirküleri istenmek suretiyle işleme devam edilmesinde yarar bulunmaktadır. 

tr_TRTurkish