Ticari Faturaya İtirazda Usul

Giriş

Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilmektedir. Bu madde ile tacirlere fatura düzenleme yükümlülüğü getirilmiştir. Ticari faturaya itiraz edilmesi veya edilmemesi halleri farklı hukuki sonuçlar meydana getirebilmektedir. İşbu yazımızda da faturaya itiraz ile faturaya itiraz edilmesi veya edilmemesi hallerinde ortaya çıkacak sonuçlar detaylı şekilde ele alınmıştır.

Genel Olarak

Vergi Usul Kanunu’nun 229. Maddesinde fatura; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” şeklinde tanımlanmıştır.  Hükmün lafzından anlaşılacağı üzere Türk Ticaret Kanunu’nda ihtiyari olarak düzenlenen fatura, Vergi Usul Kanunu’nda mükellefler için bir zorunluluk şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca hükümden görüldüğü üzere taraflar arasındaki iş neticesinde kendisine fatura verilen taraf, faturanın taraflar arasındaki ilişkiye uygun şekilde düzenlenmediği yönündeki itiraz edilebilme hakkına sahiptir. Bu itiraz hakkı, faturanın olağan içeriğine ilişkindir. Bu vesileyle fatura alanın, olağan olmayan konulara ilişkin itiraz etmemesi halinde bu konularla bağlı olduğu ileri sürülemeyecektir. Ancak bu itirazın hukuki anlamda sonuç doğurabilmesi için birtakım hususlara riayet edilmesi gerekmektedir. Bu hususlar aşağıda başlıklar halinde açıklanmıştır.

Ticari Faturaya İtirazda Süre

Türk Ticaret Kanunu’nun açık hükmü gereğince bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılmaktadır. Açıktır ki, kabul sonucunun doğabilmesi için belgenin fatura niteliğinde olması gereklidir. Bir diğer deyişle tacir, ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmalıdır. Buna ek olarak Kanun maddesindeki sekiz gün hak düşürücü süre veya bir zamanaşımı süresi değildir. Şöyle ki faturaya itiraz edilmemesi halinde fatura içeriği kabul edilmiş sayılmakla birlikte bu hususun aksinin ispatı mümkündür. Diğer deyişle başlangıçta fatura verende bulunan ispat yükü, fatura alana geçecektir. Bu durumda, fatura alan itiraz edilmediğinden kabul olunduğu sayılan faturanın aksini ispat etmek durumunda kalacaktır.

Ticari faturaya itirazda söz konusu sekiz günlük sürenin başlangıç tarihi faturanın alındığı tarihtir. Bu bağlamda itirazın sekiz günlük süre içerisinde ileri sürülmesi yeterli görülmekte olup, karşı tarafa varmış olması aranmamaktadır.

İtirazın Şekli

Ticari faturaya itirazın şekline ilişkin olarak Kanunda herhangi bir belirleme mevcut değildir. Her ne kadar Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması öngörülmüş ise de söz konusu maddede faturaya itiraz sayılmadığından faturaya itirazın herhangi bir şekle bağlı olduğundan bahsedebilmek mümkün görünmemektedir.

Bu vesileyle faturaya itiraz edecek olan fatura alan, itirazı sözlü şekilde dahi yapabilecektir. Ancak sözlü itirazın ispatında yaşanması muhtemel sorunların önüne geçebilmek maksadıyla, itirazın yazılı şekilde yapılmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz.

Buna ek olarak dava açılması hali de Yargıtay tarafından bir nevi itiraz beyanı şeklinde nitelendirmiştir. Bu bağlamda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 19.1.1978 Tarihli, 1977/1857 Esas, 1978/63 Karar sayılı kararında “…Davanın hukuki bakımından davalı tarafa yöneltilen bir irade açıklaması olduğu, ihtar ve itiraz niteliği taşıdığı mahkemece, göz önünde tutulmadan aksine düşüncelerle yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır…” denilmiştir.

Diğer taraftan, somut olay bakımından faturaya itiraz beyanı diğer tarafı temerrüde düşürme, sözleşmeyi fesih veya sözleşmeden dönme sonuçlarını doğuruyorsa, yukarıda yer verdiğimiz hüküm gereği bu halde noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması gerektiği değerlendirilebilecektir.

Ticari Faturaya İtiraz Ederken İade Faturası Düzenleme Zorunluluğu

Her ne kadar Kanunda iade faturasına ilişkin hüküm bulunmuyor ise de uygulamada tacirler faturaya itiraz ile birlikte bir iade faturası da düzenlemektedir. Bu bağlamda iade faturasının, faturaya itirazla olan ilişkisini açıklamakta yarar görüyoruz.

Şöyle ki, salt bir iade faturasının düzenlenmesi diğer bir deyişle faturaya itiraz edilmeyerek yalnızca iade faturası düzenlenmesi hali itirazın sonuçlarını doğurmamaktadır. Bu hususa ilişkin Yargıtay Kararlarına da aşağıda yer verilmiştir.

YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2016/3888 K. 2017/2954 T. 12.9.2017

“…Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen ve ticari defterlere de işlenen faturadaki alacak miktarı kadar iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. Aradan uzun zaman geçtikten sonra iade faturası davacı tarafa gönderilmiş ise de, bu işlemin alacağın varlığını ortadan kaldıran bir hukuki sonuç doğurmaz…”

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2020/3222 K. 2021/5256 T. 21.6.2021

“…Bölge Adliye Mahkemesince, davaya ve takibe konu davacı tarafça kesilen faturanın takip tarihi itibarıyla davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup bedelinin ödendiğine ilişkin bir kaydın yer almadığı, davalı her ne kadar fatura içeriği malların teslim edilmediğini, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını belirtmiş ise de, söz konusu faturayı ticari defterlerine kaydettiği ve süresi içinde faturaya itiraz etmediği, buna göre fatura içeriği mal veya hizmetin teslim alındığı yolundaki karinenin aksinin yani mal veya hizmetin teslim edilmediğinin ispat külfetinin davalıda olduğu, davalının fatura içeriği mal veya hizmetin teslim edilmediğini ispatlayamadığı, davalı iade faturası kesmiş ise de söz konusu iade faturasının icra takibinden sonra düzenlendiği, davalının ödeme savunmasında da bulunmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir…”

Yukarıda yer alan Yargıtay Kararlarında sabit olduğu üzere iade faturasının tek başına bir itiraz aracı olarak kullanılabilmesini Yargıtay kabul etmemektedir. Ancak Yargıtay, faturaya itiraz edilmesi halinde iade faturasının düzenlenmiş olmasını aramaktadır. Bu hususa ilişkin bir Yargıtay kararında; “… Somut olayda, faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, T.T.K.’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. T.T.K.’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını 6762 Sayılı T.T.K.’nın 84. ve 85. madde hükümleri (H.M.K.m. 222) uyarınca ispatlamış olur…” denilmiştir.

Bu sebeple, özellikle ülkemizde e-fatura uygulamasına geçilmiş olduğu nazara alındığında, iade faturası düzenlemeksizin yalnızca faturaya itirazda bulunan fatura alanın, mezkur ticari faturaya itiraz kabul edilmediği takdirde sanal ba ve bs formlarına bu faturanın işleneceği ve sistem üzerinden ilgili vergi dairesine bildirileceği dikkate alınmalıdır. Böyle bir durumda ve taraflar arasında uyuşmazlık doğması halinde Mahkeme tarafından ticari kayıtlar celbedilecek ve itiraza konu faturanın vergi dairesine bildirildiği görülecektir. Bu kapsamda da, faturaya yapılan itiraz ile birlikte iade faturasının düzenlenmesi önem arz etmektedir.

Sonuç

Netice itibariyle ticari faturaya itiraz hususu kanunda tüm ayrıntılarıyla düzenlenmemiş ise de uygulamada pek çok unsuru ihtiva etmektedir. Bundan bahisle fatura alanın itiraz ederken şartlara uyması, fatura düzenleyenin de olağan fatura içeriğine sadık kalması gerekmektedir. Bu vesileyle; hem ticari fatura alanın faturaya itiraz ederken itirazın hükümlerinden yararlanabilmesi hem fatura düzenleyenin kabul sonuçlarından faydalanabilmesi için fatura içeriğinin düzenlenmesi veya faturaya itiraz hususunda hukukçulardan yardım alınmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz.

en_USEnglish