Haksız Rekabet Hükümleri Hakkında Bilgi Notu

Giriş

Haksız Rekabet hükümleri; anayasa ile güvence altına alınmış rekabet hakkının kullanılabilmesi maksadıyla öngörülen hükümler olup, işbu hükümlerin amacı dürüstlük kuralarına uygun işleyen bir rekabet ortamının sağlanmasıdır. Haksız rekabete ilişkin olarak Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nda çeşitli hükümler mevcut olmakla birlikte, Türk Borçlar Kanunu’nun 57. Maddesi; “Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.” hükmünü havidir. Hal böyle iken ticari işlere ilişkin rekabeti bozucu fillerin işlenmesi halinde Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği açık olup, işbu yazımızda da Türk Ticaret Hukuku kapsamında haksız rekabet hükümleri detaylı şekilde ele alınacaktır.

Haksız Rekabet Kavramı

Bilindiği üzere Anayasa’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlıklı 48. Maddesi; “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” hükmünü ve Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi başlıklı 167. Maddesi ise; “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.” hükmünü havidir. Bu hükümler ülkemizde geçerli olan liberal ekonominin bir gerekliliği olan serbest piyasanın korunması hususunda devlete birtakım görevler yüklemiştir.

Haksız rekabet; Türk Ticaret Kanunu’nda, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar şeklinde tanımlanmış olup, bu kapsamdaki ticari uygulamalar Kanunun 55. Maddesinde;

  1. a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
  2. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
  3. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
  4. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
  5. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
  6. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
  7. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
  8. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
  9. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
  10. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
  11. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
  12. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
  13. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
  14. b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle,
  15. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
  16. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
  17. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
  18. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
  19. c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle,
  20. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
  21. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
  22. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
  23. d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
  24. e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
  25. f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
  26. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
  27. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

Şeklinde sıralanmıştır. Haksız rekabet oluşturan fiiller kanunda sayılan hallerle sınırlı olmayıp, Kanun Koyucu “Başlıcaları” demek suretiyle kanunda yer almayan haksız rekabet hallerinin de bu kapsamda değerlendirilebileceği şeklinde bir yorumun yapılmasına imkan sağlamıştır.

Haksız Rekabet Kavramının Unsurları

Haksız rekabet fiilinin işlendiğinden bahsedebilmek için bir rekabet ortamının varlığı ve bu rekabet ortamına yönelik dürüstlük kuralına aykırı fillerin varlığı gereklidir.

“Rekabet ortamı varlığı” unsurundan anlaşılacağı üzere haksız rekabet fiilinin ekonomik rekabetin mevcut olmadığı sistemlerde işlenmesi mümkün olmayacaktır. Hal böyle iken haksız rekabet fiilinin işlenebilmesi için tam rekabet piyasanın bulunması gereklidir. Bu kapsamda Anayasa’nın 167. Maddesinde devlete kartelleşme ve tekelleşmenin önüne geçmek maksadıyla önlem alınması şeklinde bir görev yüklenmiş olması da mevcut olan ve korunmak istenen piyasanın tam rekabet piyasası olduğunu göstermektedir.

Diğer bir unsur olan dürüstlük kuralına aykırı davranıştan kasıt ise, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan dürüstlük kuralının bir yansımasından ibarettir. Dürüstlük kuralına aykırı hallere ilişkin olarak, Türk Ticaret Kanunu’nda sınırlı sayım yapılmaksızın yer verilmiştir. Bu kapsamda örneğin başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek şeklindeki hallerde dürüstlük kuralına aykırı olarak rekabet ortamı bozulmuş olacaktır.

İhtiyati Tedbir Talebi

Haksız rekabet davası açılmadan evvel veya dava açılmış olması halinde dava ile birlikte mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı hususunu mahkeme önünde yaklaşık olarak ispat etmek suretiyle ihtiyati tedbir talebinde bulunabilecektir. Ayrıca, hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilmesi mümkündür.

Haksız Rekabet Halinde Hukuki Sorumluluk

Hukuki sorumluluğa ilişkin olarak, Türk Ticaret Kanunu’nun 56. Maddesinde; “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse” denilmek suretiyle bir zarar veya zarar tehlikesinin varlığı, buna ek olarak bu zararın haksız rekabet halinden kaynaklanmış olması; diğer bir deyişle, haksız rekabet ile zarar arasında bir illiyet bağının bulunması aranmıştır. Söz konusu koşulların sağlanması halinde ise zarar gören veya zarar görme tehlikesi ile karşı karşıya olan kimse; işbu fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men’ini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini, Türk Borçlar Kanununun 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilecektir. Bu kapsamda kusur ve ziyanın tazmini hususunda hâkim, haksız rekabet sonucu davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilecektir. Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de her ne kadar bu davaları açabilecek olsa da kendilerinin araçların ve malların imhasını isteyebilmesi mümkün değildir.

Buna ek olarak haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, fiilin haksız olup olmadığının tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası davaları, çalıştıranlara karşı da açılabilmekte ise de kusur varsa zarar ve ziyanın tazmininin ve Türk Borçlar Kanununun 58.maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesinin dava konusu edilmek istenmesi halinde Türk Borçlar Kanunu Hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

Haksız rekabet fiilinin her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmesi halinde ise işbu fiilin haksız olup olmadığının tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması davaları basında yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilecektir.

Ancak; yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik, görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa, yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa, başka sebepler dolayısıyla yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir Türk mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa, yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilecektir.

Haksız Rekabet Halinde Cezai Sorumluluk

Türk Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesinde yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler, kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler, çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar, çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikayeti  üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.

Söz konusu haksız rekabet fiillerinin Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında işlenmesi halinde ise gerçek kişiler hakkındaki hüküm, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında da uygulanacaktır. Buna ek olarak, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilecektir.

Haksız Rekabet Davalarında Zamanaşımı

Hukuk davaları bakımından, dava açma hakkı; davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve herhalde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacaktır. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olacaktır.

Sonuç

Liberal ekonomik modelin bir gereği olan serbest piyasa ekonomisinin korunabilmesi maksadıyla Türk Ticaret Kanunu’nda haksız rekabet halleri, haksız rekabet halinde zarar görenin açabileceği hukuk davaları ve ceza davaları gibi çeşitli hususlar detaylı şekilde ele alınmış olup, birtakım yaptırımlar öngörülmüştür. Kanundaki rekabet hallerin detaylı anlatımı sayesinde birtakım belirsizlikler ortadan kaldırılmış olup, özel uzmanlık gerektiren haksız rekabet halleri bakımından hak kaybına uğranmaması adına dava süreçlerinin avukat marifetiyle yürütülmesi yerinde olacağı kanaatindeyiz.

en_USEnglish